TFSA Took Attention That There are Wrong Perceptions on Milk
Gıda Güvenliği Derneği, 21 Mayıs Dünya Süt Günü farkındalık çalışmaları kapsamında yaptığı basın açıklamasında ülkemizdeki süt tüketiminin Avrupa ülkelerine kıyasla daha düşük olduğuna dikkat çekti. Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, özellikle büyüme ve okul çağındaki çocuklar için sütün önemini belirterek sağlıklı süt ve süt ürünlerinin çocukluk döneminde hem fiziksel hem de zihinsel büyüme ve gelişme açısından önemli bir rol oynadığını belirtti.
“Sağlık açısından her bireyin ortalama günde iki su bardağı süt ya da süt ürünlerini (peynir, yoğurt) tüketmesi önerilmektedir. ABD’de bu önerinin günde 3 bardak olarak yapıldığı bilinmektedir. Günlük gereksinim çocukluk, ergenlik, gebelik, menopoz gibi özel dönemlerde değişmektedir. Çocukluk döneminde süt içimi kemik sağlığının gelişimi ve ileri yaşlarda korunması açısından son derece önemlidir.
Belirlenmiş sağlık sorunu olan kişiler dışında, herkesin süt içmesi gerekir. Tüketimin erişkinler için az yağlı ya da yağsız süt olması yönünde öneriler bulunmaktadır. Gıda Güvenliği Derneği başkanı Samim Saner, sadece süt tüketiminin değil “sağlıklı süt tüketimi” konusunda bilinç yaratılması gerektiğine vurgulayarak bu konuda şu açıklamalarda bulundu:
“Son zamanlarda halk arasında pastörize ve UHT sütlere karşı son derece yanlış ve bilimsel olmayan bir algı yerleşmeye başladı. Oysa ki ısıl işlem uygulamasına tabi tutulmayan çiğ süt tüketimi, sağlığa zararlı birçok bakterinin de vücuda alınması ve beraberinde birçok hastalığa davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Sağlıklı ineklerin süt bezlerinden salgılanan sütte ilk aşamada zararlı hiçbir bakteri bulunmaz iken sütün salgılanmasından sonra hayvanlarda sütün geçtiği meme kanalları, meme ucu gibi yerlerde yaşayan bakteriler süte karışabiliyor. Ayrıca, sütün temiz olmayan koşullarda sağılması ve uygun olmayan sıcaklık derecelerinde saklanması gibi pek çok çevresel etken de çiğ sütte insan sağlığına tehdit oluşturabilecek bakteri bulunmasına yol açabiliyor. Bu mikroplardan bazıları; verem hastalığına yol açan mikrop, hamile kadınlarda düşüklere neden olan Brucella (brusella) cinsi bakteri, bağırsaklarda ishalli hastalıklara yol açan hatta ölüme neden olabilen E-coli (Ekoli) cinsi bakteriler, çeşitli enfeksiyonlara yol açan bakteriler, Q humması olarak adlandırılan hastalığa yol açan etkenlerdir. Kaynağını bilmediğimiz veya bilinsçsizce dezenfekte edilmeye çalışılan çiğ sütlerde, zararlı mikroorganizmaların yanı sıra çamaşır sodası, antibiyotik gibi zararlı kimyasallar ve karbonat, nişasta gibi yabancı maddeler içerebilir. Açıktan alınan sütlerin kaynatılarak mikroplarının yok edilmesi düşünüldüğünden, kaynama işlemi ile (95-100˚C’de) 15 dakika içindeki mikropların çoğu yok olurken sütteki son derece yararlı vitamin ve mineraller de yok olur. Sokak sütünün içinde bulunma riski olan kimyasallar ise kaynatılarak yok edilemezler. Bu nedenle açıkta satılan sütlerde her zaman sağlık açısından bir risk bulunur” dedi.
Birçok kişinin sokak sütlerini organik diye satın aldığını belirten Samim Saner dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Gıdaların organik olma kriterleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliklerle belirlenmiştir ve yalnızca bakanlık tarafından “organik logosu” kullanılmasına izin verilen sütler organiktir. Organik süt satın almak isteyen tüketicilerin aldıkları ürünün ambalajında bu logoya dikkat etmeleri gerekir. Bu logoyu taşımayan hiçbir ürün bakanlık tarafından onaylanmış kategorideki “organik ürün” sınıfında değildir. Buna sokak sütleri de dahildir”.