FSA President Samim Saner Gave Important Messages to Consumers on NTV
arım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın çiftlikten sofraya gıda güvenliği kapsamında yaptığı denetimler, gıda güvenliği konusunda çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. 2007 yılında yapılan izleme ve denetimlere göre, en fazla olumsuzluk çiğ süt, peynir ve hazır yemek sektöründe yaşanıyor.
GGD başkanı Samim Saner, 4 Mart Salı günü NTV’ de canlı yayında, Yakın Plan programında, program yapımcısı Celal Pir’in bu konudaki sorularını yanıtladı.
Celal Pir’ in, Gıda Güvenliği ve tarım ürünlerindeki zirai ilaç kalıntısı konusundaki sorusu üzerine Saner; “Çiftçi hangi üründe hangi pestisiti, ne miktarda ve ne zaman kullanacağını tam olarak bilmiyor. Pestisit sorununun bir kısmı bu bilinçsizlikle alakalı. Burada Tarım Bakanlığı’na çiftçilerin eğitilmesi noktasında büyük ve önemli bir görev düşüyor. Zira bakterilerdeki zehirlenme olayları anlık olan olaylardır ve gıdayı tükettikten çok kısa bir süre sonra sonuçları ortaya akut bi şekilde çıkar. Pestisit sorunu ise pestisitli gıdaların çok uzun yıllar tüketilmesi sonucunda vücutta bir akümülasyon, bir birikim sonucu ortaya çıktığı için sinsi ve kronik tehlikelerdir ve çok doğru bir şekilde mücadele edilmesi gerekiyor”dedi.
Toz ve pul biberdeki aflatoksin sorunu ve güvenli ürünlerin hangisi olduğu şeklindeki soru üzerine ise Saner; ” Tüketicilerin ambalajlı ürünlere yönlenmelerini tavsiye edeceğim. Açık ürünlerde bu risk daha büyük, hem mikrobiyolojik bulaşma nedeniyle hem kontrolsüzlük nedeniyle hem de açık üründe karşınızda muhatap bir firma bulunmaması nedeniyle. Ambalajlı ürünlere almanın en önemli nedenlerinden bir tanesi ise Tarım Bakanlığının bir kontrol ve tescil süreci var. O nedenle ambalajlı ürünleri üzerinde de tarım bakanlığından tescilli olmuş olup olmadığını da kontrol ederek almak lazım”dedi.
Peynir ve çiğ sütte koli basili bulgusu konusundaki soruyu ise Samim Saner; “Halk sağlığı açısından çiğ sütün içilmesinin tavsiyesi son derece yanlış . Tarım Bakanlığı tarafından yapılan bu izleme çalışması da göstermiştir ki çiğ süt kabul edilen limitlerin çok üstünde zararlı mikroorganizma içeriyor. Zaten o hammadde kalitesinin kötülüğü de bir bakıma sonuçtaki peynir ürününde bir takım uygunsuzluklarla sonuçlanıyor. O nedenle bizim önerimiz kesinlikle ambalajlı sütün içilmesidir. Peynirlerdeki kolibasili hem hammadde kalitesinin zayıf olması nedeniyle hem de üretim aşamasındaki hijyenik koşullar nedeniyle ortaya çıkıyor Açık yerlerden pazar yerlerinden özellikle böyle yüksek riskli ürünleri süt ve et ürünlerini alırken çok temkinli davranmak lazım. Hatta mümkünse almamak lazım diyorum” şeklinde yanıtladı.
Soğuk zincirin kırılması ve bakterilerin üremesi konusundaki bir soru üzerine Saner; ”
“Bakterilerin üremek için en önemli ihtiyacı olan şey sıcaklıktır. Dolayısıyla biz sıcaklığı düşürmek suretiyle yani buzdolabı sıcaklığına inmek suretiyle bakterilerin üremesini engelliyoruz. Eğer gıdayı derin dondurucuya koyuyorsak mikroorganizmaların üremesini tamamen durduruyoruz . Marketlere geldiğinizde görürsünüz süt, et ve balık ürünleri soğukta tutulur çünkü sıcaklık yükselirse mikroorganizmalar ürer ve sorun yaratacak sayılara ulaşabilirler. Soğuk Zincir kırıldığı zaman bakteriler üreyecektir ve bu hastalık yapar boyutlara gelebilecektir. Soğuk zincir ürünlerin üretim yerinden taşınmasıyla başlıyor,markette devam ediyor, hatta evinize giderken bile sıcaklığın artmasını engellemelisiniz.
İşte bütün bu süreç içindeki sıcaklığın kontrolü işine soğuk zincir diyoruz ve bunu kırmamamız gerekiyor” şeklinde açıklamada bulundu.
Kaçak et ve bu alandaki hijyen ve soğuk zincir ile ilgili konuya verdiği yanıtta ise Saner; ”
“Yaklaşık yüzde 35 oranında Türkiye’de kaçak kırmızı et sorunu olduğu tahmin ediliyor. Zoonoz dediğimiz hayvanlardan insanlara geçen bir çok hastalığın nedeni de bu kaçak et hareketi. Bu kaçak et hareketini kontrol altında tutamadığımız için hastalıkları da kontrol altında tutamıyoruz. Büyük bir ekonomik kayıp. Bizi Avrupa Birliği’nde de zor durumda bırakan örneğin brusella gibi hastalıklar şu anda Türkiye’de mevcut. Bu hastalık kaçak et nedeniyle yayılıyor” dedi.
Son olarak ‘güvenli alışveriş için neler yapmalıyız’ sorusunu ise Samim Saner; ” Ambalajlı ve Markalı ürünleri tüketmek lazım. Ambalajların üzerini dikkatlice okuyarak Tarım Bakanlığının tesciline ve son kullanım tarihi bilgilerine bakmak gerekiyor. Ülkemizde ne yazık ki, sahte markacılık da söz konusu olduğundan ambalajlı ve güvenilir markalı ürünleri, güvenilir satış noktalarından almak gerekiyor” şeklinde yanıtladı.