Risk Perception Contradicting Scientific Reality is Being Created on Food Additives
Gıdalarda “Katkı Maddeleri” konusunda yapılan açıklamalar kafaları karıştırıyor. Gıda Güvenliği Derneği Bilimsel Danışma Kurulu üyesi ve Uluslararası Toksikoloji Birliği Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Esat Karakaya katkı maddeleri konusunda uzman olmayanların yönlendirmeleriyle oluşan ortamın, toplumu gerçek risklerden uzaklaştırıp, suni risklere yönelttiğini sonuç olarak toplum sağlığına zarar verildiğini vurguladı.
Katkılar, Gıda Kalitesini Korumak Amaçlı Kullanılır
Gıdaların üretim, muamele, işleme, hazırlama, ambalajlama, taşıma veya depolama aşamalarında teknolojik bir amaç doğrultusunda gıdaya ilave edilen maddelerdir. Gıdanın raf ömrü denilen üretimden tüketime kadar geçen süreçte mikrobiyolojik bozulmayı önleme, dayanıklılığı artırma besleyici değeri koruma, renklerini, görünüşlerini ve kıvamlarını koruma veya düzeltme gibi özellikler gıda katkı maddeleri ile sağlanır.
Katkılar İzin Verilen Gıdalarda İzin Verilen Miktarlarda Kullanılmalıdır
Gıda katkı maddeleri, uluslararası standartlar dikkate alınarak hazırlanan ‘Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’ne göre izin verilen gıdalarda, izin verilen miktarlarda ve yine Türk Gıda Kodeksi’nce belirlenen saflık kriterlerine uygun kullandıklarında sağlık üzerinde zararlı etki göstermezler. Avrupa Birliği’nde kullanılmayan hiçbir katkı Türkiye’de kullanılmaz. Diğer bir deyişle ülkemiz gıda katkı maddeleri konusunda uluslararası güvenlik ağı içindedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan üretim izni almış ve iyi imalat koşullarına uyan işletmelerde üretilen gıdaların tüketilmesi bu konuda bir güvence oluşturur.
Gıda Katkı Maddelerinin Tüketime Uygunluğu Uluslararası İşbirliğine Dayalı Güvenlik Testlerine Dayanır.
Gıda katkı maddeleri ancak çok kapsamlı güvenlik testlerinden geçebilirlerse kullanım izni alabilirler. Gıdalar sınır tanımayan bir hareket içindedir. Bu da gıda güvenliği konusunda dünya ölçeğinde bir iş birliğini gerektirir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafından oluşturulan Kodeks Alimentarius Komisyonu bu ihtiyaçtan doğmuştur. Bu örgüt gıda konusunda bilim bazlı standartların oluşturulması görevini üstlenmiştir. Bu standartlarda en belirgin amaç insan sağlığının korunmasıdır. Gıda katkılarının kullanılması bu örgütten başlayarak JECFA (Gıda Katkıları FAO/WHO Ortak Uzmanlar Komitesi), EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) gibi uluslararası ve başta FDA (Birleşik Devletler Gıda ve İlaç İdaresi) gibi bir dizi ulusal gıda ve sağlık otoritelerinin iznine bağlıdır. Bu iznin alınma koşulu ise kullanılacak katkının insan sağlığı için güvenli olduğunun ayrıntılı güvenlik testleri ile kanıtlanmasıdır. Ülkeler yukarıda belirtilen uluslararası kuruluşların belirlediği kurallar çerçevesinde gıda katkıları ile ilgili mevzuatları hazırlarlar ve bunları yönetirler. Ülkemizde bu görevi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı üstlenmiştir.
Kayıt Dışı Üretim Büyük Risktir.
Gıda katkı maddeleri bilime dayalı uluslararası kurallara göre kullanılıyorsa ve endüstrinin öz denetimi dahil kamu yönetimi tarafından etkin bir şekilde denetlenebiliyorsa sağlık üzerinde olumsuz etkileri konusunda bireysel kaygılar duymak yersizdir. Gıda katkıları konusunda endişe duyulması gereken konu kayıt dışı üretimdir. Merdiven altı üretimde, neyin gıda katkısı olarak kullanıldığının denetlenmesinin mümkün olmadığı açıktır. Gıda katkılarının yalnızca büyük çapta üretim yapan gıda endüstrisi tarafından kullanıldığı algısı da hatalıdır. Çünkü ekmekten tuza kadar üretilen her gıdada, gıda katkısı vardır.
Bilim Dışı Kişisel İddialara Değil, Bilim Kuruluşların Görüşlerine Güvenilmelidir.
Tüm dünyada kullanılan bir katkının güvenliği ile ilgili bir iddianın gerçek olup olmadığının tek ölçüsü, bu konuda dünyadaki ve ülkemizdeki bilim kuruluşlarının, sağlık ve gıda otoritelerinin görüşleridir. Konunun uzmanı olmayanlarca yapılan bilim dışı iddialar toplumun ilgisini gıda güvenliğindeki gerçek risklerden uzaklaştırıp, suni risklere yönelttiği için sonuçta toplum sağlığına zarar vermektedir.